CORONAVİRÜS (COVID-19) VE KIRMIZI KURDELE!



Gönüllü olarak hijyen anlatmak üzere bir kreşe gitmiştim. Dikkatlerini çekeyim diye miki fareli tişört giydim, saçımı da kırmızı bir kurdeleyle at kuyruğu bağladım. Elimde bir sepet, sepetin içerisinde türlü çeşit çikolatalarla kreşin kapısında belirdim. Çocuk seslerini takip ederek konuşacağım odayı buldum. Yaş ortalaması 4 falan. Altı öğretmen iş başında. Çocukları susturmaya, ayağa kalkanı yerlerine oturtmaya çalışıyorlar. ‘Çocuklaaaar merhaba, benim adım Neva! Size ilginç bir hikaye anlatmaya geldim bugün’ diyerek söze başladım. ‘Hikayenin sonunda sorular soracağım, her bilen bir çikolata kazanacak’. Aklımca kurduğum bu plan işe yarayacak, minikler beni dinleyecekti. Ağzımı açmamla sorular gelmeye başladı: Senin mikili blüzünden benim de var, biliyormusun?—- Kırmızı kurdeleyi ben de çok seviyorum ama annem bağlamıyor——-Sepetin içinde hangi çikolatalardan var?——Ne soracaksın?—— Bu arada herbiri ayağa fırlamıştı bile.. Kaşla göz arası sepetin etrafında toplandılar. Çikolataaaa…… diye ağlamaya başladılar. Herbirine çikolata vererek susturup, çaresizlikle 24-0 yenik işime geri döndüm. Ertesi güne kalmıştı hijyen kurallarını anlatma işim. Tabiki çok daha değişik bir stratejiyle…..

Coronavirus salgını hakında halkı bilgilendirme ve eğitme açısından yazılan yazıların ve haberlerin bir çoğunu benim kreşteki bu başarısız dersime benzetiyorum (ben bu işi şahane yaparım iddiasında değilim elbette). Ama bir mikrobiyolog olarak objektif baktığımda kimi konuya dikkat çekmek için ‘dünyanın sonunu bu virüs getirecek’ cümleleri kurarken kimi de ‘abartacak birşey yok, dikkatlerinizi dağıtmak için uydurulmuş bir safsatadır bu’ deyiveriyor. Bazıları da sanki mikrobiyoloji uzmanlık dersi veriyor gibi virüsün kapsül yapısı, bölünme tarzı diye söze başlayıp, DNA’lar, RNA’larla devam ederek merak içerisinde yapması gerekenler hakkında bilgi sahibi olmayı bekleyen insanları daha işin başında dinlemekten (ya da okumaktan) vazgeçiriyor. Bilimsel detay bilgiler elbette önemli ve eğitici ama bir salgın hastalıktan bahsedeceksek işe halka ilk etapta ne yapması gerektiği konusunda kısa öz bilgi vermekle başlanması gerekir. 1. aslında grip daha öldürücüdür, 2.Coronavirüs salgını kuş gribi gibi herkesin korkutulduğu ama sonra balon gibi fos diye sönecek bir tartışmanın ötesinde birşey değildir diyerek, konunun ciddiyetini hafifletme çabası halkı yapması gerekenlerden saptırmanın ötesine gitmez. Üstelik şunu da unutmamak gerekir. Salgın hastalıklar hakkında yazı yazmak ya da konuşmak hava durumu vermek gibidir. Ölçümleriniz yarın için hafif yağmurlu gösterebilir ama bazen ufak bir basınç değişmesiyle hiç beklenmedik fırtınalar bazı mahallelerde su baskınlarına ve can kayıplarına sebep olabilir. Can kaybının azlığı o haberi değersiz ve önemsiz kılmaz…

Ayrıca altını çizmek istediğim bir konu daha var: Bu virüsü kim üretmiş, mutasyonla mı daha kolay yayılır hale getirmişler, falanca ülkenin biyolojik silahımıymış tarzındaki tartışmalar çok ilginç olmakla beraber ilk aşamada konsantre olunması gereken sorular değildir. Bu tür konuların tartışmasına öncelik vermek kreşte çocukların kafamdaki kırmızı kurdeleye kafalarını takarak öğrenmeleri gereken konudan sapmalarına benzemektedir. Önlemler alındıktan sonra işin politik kısmına girmek isteyenler istediği kadar araştırma yapsın, yazsın, anlatsın……..

Salgın hastalık haberi duyduğunuz anda ilk yapacağınız iş ne biliyormusunuz? Ne panik olacaksınız ne de tipik ‘bana birşey olmaz’ vurdumduymazlığına gireceksiniz. Hastalığın yayılma hızı ve öldürme gücü ne olursa olsun ilk etkilenecek grup içerisinde kalp, kanser ve şeker hastaları, yaşlılar gibi bağışıklığı düşük olan insanlar olur hep. Coronavirüs enfeksiyonunda da bu durum geçerli . Dolayısıyla sizin çok hafif geçireceğiniz bir enfeksiyon çevrenizdeki bazı insanların ölümüne sebep olabilir. Yani size birşey olmayabilir ama yapılması gerekenleri bilmemeniz çevrenizdeki bağışıklığı düşük bir sevdiğinizin hayatına malolabilir. Sadece hasta olmamak için değil, hasta olursak çevremize yaymamak için ne yapmamız gerektiğini bilmek hepimizin insanlık görevi.

Şimdi soru cevap tarzında GENEL OLARAK bilinmesi gerekenlere, ne yapmanız gerektiğine bir göz atalım:

1. Bu enfeksiyon nasıl bulaşıyor?

Kişiden kişiye geçme ya öksürme ve hapşurma sırasında yayılan damlacıkların direk solunum yoluyla alınmasıyla, ya da bu damlacıkların bulaştığı yüzeye dokunarak, elimizi yüzümüze götürmemizle geçiyor.

2. Kumaş, halı, gibi yumuşak, kumaşımsı yüzeylerde virus bulunabilir mi? Hangi yüzeylerden virüs bulaşıyor?

Yumuşak yüzeylerden bulaşma ihtimali çok düşük olmakla beraber, kapı kolları, masalar gibi katı yüzeylerden virus alma olasılığı daha yüksek.

3. Korunmak için ne yapmam gerekiyor?

Malesef Coronavirüs için henüz aşı yok. Aslında ellerinizi sık sık, özellikle kalabalık yerlere girip çıktıktan sonra sabunla iyice ovuşturarak yıkamak en çok önerilen korunma yöntemi. İşiniz gereği kalabalık ortamlarda çalışıyorsanız çalıştığınız masanızı, sandalyenizi, ofis telefonunuzu, hatta ortak kullanılan dosya yüzeylerini her zaman kullandığınız temizleme ajanlarıyla (deterjan ve sabunlu bezlerle) temizlemeniz öneriliyor. Dünya sağlık örgütü dezenfektan kullanmaktan şimdilik bahsetmemiş. Hatta sık sık dezenfektan kullanmanın yanlış uygulama durumunda bu seferde ortaya cilt irritasyonları ve diğer allerjik reaksiyonların çıkma olasılığının altını çiziyorlar. Tabiki en güçlü korunma yöntemi gripal enfeksiyon belirtisi olan kişilerin izin alarak işe gitmemeleri. Hasta olup da dışarı çıkmak zorunda kalanların maske takarak başkalarına enfeksiyon yayılmasını önlemeleri çok önemli. Sağlıklı kişilerin maske takmaları ise kesinlikle (bu aşamada) gereksiz bulunuyor.

Bağışıklığı kırık kişiler daha çok etkilendikleri için, bağışıklığı güçlü tutmakta fayda var elbette. Benim önerim klişe bir öneri: Spor ve sağlıklı beslenme. Sağlıklı beslenme derken… Sebze ve meyveleri çok iyi yıkamayı da unutmamak gerekiyor. Bol sıvı tüketmek, günde 3 kez (1 subardağı ılık suya 1 çay kaşığı tuz) tuzlu suyla boğazı gargara etmenin koruyucu etkisi gerçekten yüksek.

Akdeniz insanlarıyız, sıcak kanlıyız, birbirimizi görünce sarılmalar, öpüşmeler tipik sevgi göstergemiz. Fransa sağlk bakanı bu salgın sürecinde selamlaşmayla kalmamızı, öpüşmememizi öneriyor. Çünkü hiçbir hastalık belirtisi olmayan, hastalığın başında, virüs taşıyan kişilerden de enfeksiyon almak mümkün.

4.Coronavirüsü alırsam ne kadar süre sonra hasta olurum?

Hastalık belirtileri 5-15 gün içerisinde başgösterebiliyor.

5. Peki bu belirtiler neler?

Neredeyse gripal enfeksiyonlardaki belirtilerle aynı: Ateş, kuru öksürük, yorgunluk, bazen de ishal, mide bulantısı. Bu bahsettiğimiz Coronavirüs daha önce rastlanılan coronavirüslerden biraz daha agresif olarak akciğerlerde zatürreye sebep olabiliyor. Ölüm sebebi de genelde solunum yetersizliğinden kaynaklanıyor.

6. Bu virüs de grip gibi zamanla atlatılabiliyor mu?

Evet. Mesela Vietnam’da Corona virüsü ile enfekte olan her hasta iyileşerek evlerine döndüler. Iyileşme oranı tabiki bağışıklık sistemi güçlü olan kişilerde daha çabuk oluyor. Fakat Amerika’da iyileştiği düşünülen, bağışıklığı güçlü olan, eve gönderildikten kısa bir süre sonra ise daha ağır bir enfeksiyonla tekrar hastaneye dönenler de var. Tahmin edileceği üzere bu ‘sağlıklı’ kişinin kontakt kurduğu kişiler şu an kontrol altındalar.

7. Dışarda yemek yemekle coronavirus alırmıyım?

Coronavirus enfeksiyonu geçirenlerin dışkılarında çok miktarda virüs gözlenmiş. Bu demektir ki hijyen kurallarına uymayan enfekte bir kişinin hazırladığı bir yemekle Coronovirüsü almak mümkün.

8. Hastaların bir çoğu iyileşebiliyorlarsa neden bu salgın bu kadar çok korkulur ve konuşulur oldu?

Her türlü enfeksiyon hastalığı ve salgınlar ciddiye alnımalıdır. Ölüm oranının düşüklüğü ciddeyeti hafifletmez.Özellikle hijyen kuralarına uymayan ülkelerde hızla yayılabilen bu virüs özellikle sağlık sorunları yaşayan, yaşlı ve bağışıklık gücü düşük insanlarda ölüme sebep olabilmektedir. Bağışıklığı yüksek olan insanlar ise stress, yorgunluk ve basit enfeksiyöz hastalıklar sırasında, yani bağışıklık sisteminin zayıfladığı bir dönemde bu virüsle karşılaşabilirler.

Unutmamalı ki Coronavirüs salgını bir ilk değildi, son da olmayacaktır. İnsanoğlunun sonunu düşen bir göktaşı, doğal afetler, ya da 3. dünya savaşı getirmeyebilir. Lakin mutasyona uğramış, bulaşıcılık oranı çok yüksek, agresif ve tedavisiz bir enfeksiyöz ajan, bütün bunlara ilaveten umursamaz bir tavır, eğitilmeyen toplumlar çok rahatlıkla bu sonu getirebilir.

Aşağıda size Coronavirus vakası ilan eden ülkelerin listesini veriyorum. Biz pırıl pırılız herhalde ki hiç bir enfeksiyon rapor edilmemiş. Ne mutlu bize! Belki de Amerika’da bir derginin yazdığı üzere: rakı coronavirus enfeksiyonunu engelliyordur. Kim bilir!

Güncellemeyi aşağıdaki linkten takip edebilirsiniz:

https://ncov2019.live/data?fbclid=IwAR0ysfQAG6QCqWu_WXOPlqmPsZECiKDTDkCGrsDztK1A27VL-XHCI73aQAA

Almanya – 150

Amerika- 88

Andorra – 1

Avusturya- 14

Avustralya – 33

Bahreyn- 47

Belçika – 8

Birleşik Arap Emirlikleri – 21

Brezilya – 2

Cezayir – 3

Çin- 80,134

Danimarka – 4

Dominik Cumhuriyeti – 1

Endonezya – 2

Estonya- 1

Filipinler – 3

Finlandiya – 6

Fransa – 130

Gürcistan – 3

Güney Kore – 4,335

Hırvatistan – 8

Hindistan- 5

Hollanda – 13

Irak- 21

İngiltere – 40

İran- 1501

İspanya – 45

İsrail- 10

İsveç – 14

İsviçre – 24

İtalya- 1,694

İzlanda- 3

Japonya -705

Kamboçya- 1

Kanada – 24

Katar- 7

Kuveyt- 56

Litvanya- 1

Lübnan- 10

Lüksemburg- 1

Makodenya – 1

Malezya- 29

Meksika– 5

Mısır- 2

Nepal – 1

Nijeray– 1

Norveç- 19

Pakistan – 4

Portekiz – 2

Romanya – 3

Rusya – 2

Senegal -1

Singapur – 108

Sri Lanka – 1

Sudi Arabistan- 1

Tayland – 43

Tayvan – 40

Tunus- 1

Umman – 6

Ürdün – 1

Vietnam – 16

Yeni Zellanda – 1

Yunanistan- 7

You may also like...

tr_TRTurkish