DEĞER Mİ?



Yolculuklarımda uçağın penceresinden bakarken kayıp giden bulutları izleyerek bir çeşit meditasyon yapıp kafamda gezen tilkileri boşaltacağıma başka şeyler düşünürüm hep. Aşağıda minicik bacası tüten bir eve odaklanırım mesela. ‘Kimbilir ne ümitler ne hayal kırıklıkları, sağlık sorunları, gelecek günler için yeni planlar vardır o evde’ diye düşünürüm. Belli belirsiz görünen yollarda toz tanesi kadar göze ilişen bir arabayı takip etmeye çalışırım bazen. Örneğin ‘acaba anne babasını ziyarete giden bir evlatmıdır, ya da eşi doğum yapmış heyecanla yeni bebeğini görmeye koşan babamıdır diye merak ederim. Belki de öylesine canı sıkılmış biridir. Müziği açmış, direksiyona geçmiş, gideceği belli bir adresi olmadan hem gaza basıyor hem de kendisiyle hesaplaşıyordur…

Yerleşim yeri olmayan bölgelerden geçerken de rahat durmaz kafam. Dağlar ve ormanlar üzerinden geçiyorsak bir yaralı ceylan, yavrularına yiyecek arayan bir ana kurt, bir kayanın altında uykuya dalmış yavru tavşanı düşünürüm gözlerim dola dola. Daha sonra buzulların üzerinden geçerken oradaki yaşam ne kadar daha sürebilecek diye kaygılanırım.

Kısacası anaç tavuk gibi nedenini anlayamadığım bir sevgi ve merakla gözlerim herşeyi. Hani düşünüyorum da birçok kişiye göre ‘tuhafın tekiyim’ galiba…

Buna benzer ‘tuhaf’ düşünme huyum bir de terör olayları ile ilgili bir haber duyduğumda ortaya çıkar. Herkesin o teröre ve teröristlere lanetler okuduğu dönemlerde sanırım stresten bir kaçış olarak kafamda hayali bir rokete biner, uzaya gider dünyaya oradan bakarım. O masmavi bilyayı binlerce kilometre uzaktan izlediğimi hayal edince üzüntüler anlam değiştiriyor. Deneyin bakın isterseniz. Sorgulamalar farklılaşıyor böyle düşününce. İstanbul’daki terör olaylarının hemen ardından ‘arkasında hangi terör örgütü var’ diye sormuyor insan. Bu terör olayı planlandığında ‘olur ben yaparım’ diyebilen insan müsveddesinin ne tür bir kafa yapısında olduğu, plan yapanların ise ‘neyin savaşını verdiğini anlayamamış zavallılığı düşünülüyor. Teröristin görüşü sorgulanmaz ki… Ne görüşü? Herşeyden önce teröristin görüşü yoktur. Terörist kördür, görüşsüzdür. Okumamış, anlamamış, sevilmemiş, görüş bahane edilerek kandırılmış, aşağılık duygusuyla kıvranan, birşeylere kötü de olsa imza atmaya çalışan hava kabarcıklarıdır onlar. Görüş/ideoloji çok asil bir kavramdır, fikirdir, amaçtır, saygı duyulması gereken seçilmiş bir yoldur aslında… Görüş/ideoloji düşünebilme yeteneğidir. Görüş sahibi olan bir İNSAN sesini onurla duyurur. İş masum insanları öldürmeye geldiği an o ‘görüş’ ölür ‘terör’ doğar. Terör doğduğu anda ise insanlık biter. İnsanlığın bittiği yerde görüş aranırmı???

İtiraf edeyim zaman zaman ‘büyük bir doğal afet gelse de insanoğlu sonsuza kadar yaşamıyacağını anlasa’ diye içimden geçirmişimdir. Mesela 3 gün sonra çarpacak bir göktaşı yaklaşsa dünyayı unufak edebilecek büyüklükte … ‘Zaten yok olacağız’ düşüncesiyle ne terör kalırdı ne savaş. Neyin savaşını vereceksin ki 3 günlük dünyada? Bankaları mı yağmalayacaksın, yağmala… Gir marketlerin camlarını indir istersen ne kazanacaksın? Gök taşı vurduğu an basit bir kum tanesi gibi uzaya savrulacaksın…

O zaman İnsanlar sımsıkı birbirlerine sarılırdı inanın. Ne din, ne renk, ne görüş farkı olmadan..

Sonra…. Dokunmadan yalayıp geçiverseydi yeryüzünü o göktaşı… Ardında verdiği insanlık dersini bırakarak..

Biliyormusunuz bu hayali kurmaya bile gerek yok aslında. Bakın aşağıdaki linkten dünyadaki değişimleri bir süre gözleyin saniye saniye… Nasıl da uçup gidiyor hayat ve güzellikler elimizden….

http://www.worldometers.info/tr/

Değer mi zaten kısacık olan hayatta öldürmeye? Değer mi nefrete, kine, ayırıma… Değer mi?

You may also like...

en_USEnglish